Çevre Ve Kanser
Kanserle mücadele konusunda önceliklerin ele alındığı ve uluslar arası düzeyde bilgi ve deneyim paylaşımı platformu oluşturan Uluslararası “Yeşeren Bir Bitki” Onkoloji Günleri’nin gündemi geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi paydaşlarımız ve gençlerle birlikte belirlendi. Bilim adamları, kamu kurumları, sivil toplum kuruluşları, uluslararası kuruluşlar ve gençlerin katılımıyla yapılan çalıştaylarda 5. Onkoloji Günlerinde “Çevre ve Kanser” konusunun ele alınması kararlaştırdı.
5. Uluslararası “Yeşeren Bir Bitki” Onkoloji Günlerinde; çevre, beslenme, sağlıklı yaşam ve son yıllarda büyük artış gösteren meme kanseri, sivil toplum kuruluşlarının ve hastaların özellikle genç hastaların, kanserle mücadele içerisindeki rolü ele alınmıştır. Bunlarla birlikte alanda yaşanan zorluklar, kazanımlar, olanaklar, iyi örnekler ve deneyimler uluslararası düzeyde tartışılmış ve katılımcılar kapsamlı bir şekilde bilgilendirilmiştir. Böylelikle, ilgili kamu kurumları, sivil toplum kuruluşları, uluslararası kuruluşlar, gençler ve ailelerin çevre ve kanser ilişkisi konusunda bilgi alışverişi yapmaları ve deneyim paylaşımı ortamı sağlanmıştır. 5. Uluslararası “Yeşeren Bir Bitki” Onkoloji Günleri’ne alanlarında uzman kamu, sivil toplum, uluslararası kuruluş ve tıp dünyasından temsilcilerin konuşmacı olarak katılmışlar, bilgi ve deneyimlerini katılımcılarla paylaşmışlardır.
Kanser Nedir?,Kanserle Mücadelede Sivil Toplumun Rolü,Gençlerin Kanser Üzerine Farkındalığı Nasıl Artırılabilir,Kanserle Mücadelede Ülkelerin İyi Örnekleri,Kanserle Mücadelede Sivil Toplumun Rolü, Kansere Karşı Elele Federasyonu Deneyimleri,Hasta Okulları,Kanser Hastalarının Beklentileri ,Meme Kanseri,Meme Kanseriyle Mücadelede Kadın Sivil Toplum Kuruluşlarının Rolü,Küresel Kanser Kontrolü Çevre ve Kanser,Beslenme ve Kanser,Sigaranın Zararları,Sigara ve Kanser,Sigara Bağımlılığı,Türkiye’de Kanser ve Sigara Sorunu,Medya ve Kanser,Avrupa Düzeyinde Kanserle Mücadele Hasta Deneyimleri gibi önemli başlıklarda geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi çalıştaylar ve konferans biçimde hazırladığımız program, gençlerin aktif katılımını kolaylaştırmış, uzman eğitmenler ve moderatörler oturumların etkisini oldukça yükseltmiştir. Eğitmen, moderatör ve oturum başkanlarının konuya olan hakimiyeti verimin artmasında ve Onkoloji Günleri’nin başarıyla uygulanmasında çok önemli bir etki yaratmıştır.
Türkiye’de kanserle mücadele konusunda devletin, sivil toplum kuruluşlarının ve bilim adamlarının çalışmalarının uluslararası alanda rehber niteliği taşıyan öğeler içerdiğinin üzerinde önemle durulmuştur. Kanserle mücadele konusunda sivil toplum kuruluşları ve Kansere Karşı El Ele Federasyonu’nun daha etkin roller üstlenmesine vurgu yapılmıştır. Çevre, beslenme ve kanser ilişkisi konusunda başta gençler olmak üzere tüm toplumun farkındalığının ve bilinç düzeyinin artması gerektiği ve önümüzdeki çalışma döneminde gerçekleşecek olan projelerde bu konulara özel bir öncelik verilmesinin gerekliğinin altı çizilmiştir. Türkiye’de kanserle mücadele konusunda en önemli adımlardan birisi olan “Sigara Yasağı”nın uygulanmasında daha katı cezalarla devamı Sağlık Bakanlığı temsilcilerine önerilmiştir.
Genç Birikim Derneği Başkanı Salih YÜCE, Onko-sev Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Canan ULUN, Japonya Büyükelçiliği Ekonomi Müsteşarı Sjinji HİRAİ, ECPC Avrupa Kanser Hastaları Koalisyonu Başkan Yardımcısı Simona ENE, Türkiye Meme Hastalıkları Dernekleri Federasyonu Başkanı (2009-2011) ve İstanbul Üniversitesi Öğretim Görevlisi Prof.Dr.Vahit ÖZMEN ve Kanserle Savaş Dairesi Başkanı Doç. Dr. Murat GÜLTEKİN’in açılış konuşmalarını yaptığı onkoloji günlerinin ilk oturumu Meme Kanseri üzerine olmuştur.
Meme Kanser Oturumu
Oturum Başkanlığını İstanbul Üniversitesi’nden Prof. Dr. Vahit Özmen ve University of Pittsburgh (A.B.D.)’dan Prof. Dr. Atilla Soran’ın yaptığı oturumda, Bursa Milletvekili Sena Kaleli, İngiltere Meme Kanseri Derneği Başkanı, Clare Dimmer Prof. Dr. Vahit Özmen ve Prof. Dr. Atilla Soran sunum yapmışlardır. Prof. Dr. Atilla Soran “Taramadan Tedaviye Meme Kanseri Yaklaşımı” üzerine yaptığı sunumda, Türkiye’de görülen kanser türleri içerisinde meme kanserinin %37,30 ilk sırada yer aldığının, dünyada yeni kanser vakaları içerisinde meme kanseri oranının %29 ile en üst sıraya yerleştiğinin ve kanser sebebiyle olan ölümler arasında da meme kanserinin %14 ile dünyada ikinci sırada olduğunun altını çizdi.
İstanbul Üniversitesi Öğretim Görevlilerinden Prof. Dr. Vahit Özmen’in Türkiye’de ve dünyada meme kanseri üzerine yaptığı sunuşta; genel olarak meme kanserinin ne olduğu üzerinde durdu. Giderek değişen yaşam tarzlarının meme kanserinin artmasındaki nedenlerin başında geldiğini ve önümüzdeki yıllarda meme kanserinden ölüm oranlarının artacağını söyledi. Meme kanserinin erken tanısının hayat kurtardığını klinik yöntemlerin yanı sıra, kadınların kendi kendilerini düzenli olarak muayene etmelerinin gerektiğini anlattı ve bunun yöntemlerini gösterdi. Özmen, konu üzerine yapılan araştırmaları ve sivil toplum katılımının kanserle mücadele de teşhis ve tedaviyi kolaylaştırdığını örneklerle açıkladı.
İngiltere Meme Kanseri Birliği (Breast Cancer UK) Başkanı Clare Dimmer, meme kanseriyle mücadele de İngiltere deneyimlerini aktardı. Kanser oranlarında ki artışın birinci ve ikinci dünya savaşı sonrasında arttığını, bunun nedeninin ise yokluk döneminde kimyasal katkıların gıdaların içerisinde daha fazla girdiğini (uzun süre saklama ve kolay üretim v.b. açılardan) ve günümüzde gıdalarda kullanılan 870 maddenin kanserojen etkisinin olduğunun bilindiğini söyledi. Bunun dışında değişik sektörlerde (kozmetik, temizlik, plastik v.b.) kullanılan kimyasalların ve hava kirliliğinin de kanserojen etkileri üzerinde duran Dimmer konuyla ilgili bir sivil kuruluşu olarak Breast Cancer UK’in yaptığı çalışmaları ve kampanyaları da tanıttı.
Global Kanser Kontrolü
Kürsel Kanser Kontrolü oturumunda söz alan Türk Kanser Araştırma ve Savaş Kurumu Başkanı Prof. Dr. Tezer Kutluk, küresel kanser kontrolünün ne olduğunu ve nasıl ele alınması gerektiğini anlattı. Uluslar arası düzeyde kanser mücadelesi konusunun çok yönlü bir şekilde değerlendirilmesini, alanda elde edilen kazanımların uluslar arası çalışmalarla tüm dünyaya yaygınlaştığını ve Türkiye’den sivil toplum kuruluşlarının da uluslar arası alanda etkinliklerinin artması gerektiğini ve önerilerini katılımcılarla paylaştı.
Avrupa Kanser Hastaları Koalisyonu (European Cancer Patients Coalition-ECPC), Dış İlişkiler Birimi Başkanı Denis Horgan, Kanserle Avrupa düzeyinde mücadelenin örgütsüz ve hastalar olmaksızın olamayacağını belirterek başladığı sunuşunda, ECPC’nin konu üzerine yaptığı çalışmaları anlattı. Horgan, ECPC’nin 42 ülkeden 345 kansere karşı mücadele eden sivil toplum kuruluşuyla çalıştığını, yapıları içerisinde tüm kanser tiplerinin temsil edildiğini, kanser araştırmalarının artması ve başta tütün kontrolü, beslenme ve çevresel etmenler olmak üzere kansere neden olan etmenlerle mücadele edilmesi gerektiğini anlattı.
Medya ve Kanser
Medya ve Kanser oturumunda söz alan Sabah Gazetesinden Esra Tüzün, Kanser ve kanser ile mücadele konusunun ülke gündeminde sürekli ve canlı tutulmasını, mücadeledeki başarıların ön plana çıkarılmasını ve konu üzerine yapılacak haberlerde kullanılan fotoğraflar ve üsluba çok dikkat edilmesi gerektiğini söyledi. Medyanın kanserle mücadele konusunda önemli bir rolü olduğunu ve sivil toplum kuruluşlarıyla sürekli iletişim ve etkileşim içerisinde çalışılmasının önemi üzerinde durdu.
Beslenme, Çevre ve Kanser
Yrd. Doç. Dr. Yavuz Dizdar, çevresel etmenler, beslenme ve endüstriyel beslenme üzerine bir sunum yaptı. Sunuşta başta et, süt ve kültür balığı ürünleri olmak üzere endüstriyel besinlere çok dikkat edilmesi gerektiğini anlattı. Bozulmayan sütler ve yoğurtların, antibiyotik kullanılarak büyütülen tavukların, suni yemlerle büyütülen balık ve etlerin sağlığımızı son derece olumsuz etkilediğini ve kimyasal katkıların kanserojen etkilerini fotoğraflar, belgeler ve örneklerle birlikte katılımcılarla paylaştı.
Meme Kanserinde Kadın Örgütlerinin Rolü
”Meme Kanserinde Kadın Örgütlerinin Rolü”nde ilk olarak Kamer Vakfı Başkanı Nebahat Akkoç söz aldı. Akkoç özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da kadın örgütlerinin kanserle mücadele de bilinçlendirmeye yönelik çalışmalarının artması gerektiğini söyledi. Örgütlerin, kadınları düzenli muayeneye yönlendirmelerinin teşhis ve tedaviyi kolaylaştırdığını anlattı. Europa Donna Türkiye Başkanı Violet Aroya, kadın örgütlerinin kanserle mücadele de üstlenmesi beklenen rolleri kendi dernekleri üzerinden örneklerle birlikte aktardığı sunuşta, kadın örgütlerinin ilk planda daha fazla kadınların farkındalığını artırma ve bilinçlendirme üzerinde durmasını ve yapılan bu çalışmaların halk sağlığı kampanyalarıyla desteklenmesini önerdi.
Avrupa Düzeyindeki Çalışmalar
”Avrupa dDüzeyindeki Çalışmalar” oturumunda ECPC Başkan Yardımcısı Simona Ene, sivil toplum kuruluşlarının kanser konusunda Avrupa politikalarını nasıl etkileyebileceğini anlatan bir sunum gerçekleştirdi. Sunumunda; politikacıların görevlerinin ve sorumluluklarının başında sağlık konusunun geldiğini, haklar ve sosyal açıdan toplum sağlığını korumanın yasalarla güvence altına alınması gerektiğini, Avrupa’da bu konuda yasal çerçevenin çizildiğini ve konu üzerine 2020 stratejisinin oluşturulduğundan bahsetti. Sağlık üzerine Avrupa çalışmalarının sivil toplum kuruluşları ve üst yapıların içerisinde yer aldığı network sistemi ile ilerlediğini anlattı. Bu konuda temel değerlerin yaygınlık, dayanışma ve hakkaniyet üzerine kurulduğunu ve ilkelerden asla ödün verilmediğini önemle vurguladı.ECPC Dış İlişkiler Birimi Başkanı Denis Horgan, Avrupa’nın sağlık politikalarının oluşumunda kanser vurgusunun artmasının gerektiğini söyledi ve Avrupa düzeyinde sağlıkla ilgili olarak kurulan networkler içerinde ECPC’nin rolünü anlattı. ECPC’nin temel görevlerinden birisinin de, Avrupa politikalarını kanser hastaları lehine etkilemek olduğunu yaptıkları çalışmalardan örneklerle birlikte anlattı.
” Ben Kanserim Ama…”
Hasta deneyimlerinin paylaşıldığı ”Ben Kanserim Ama…” başlıklı oturumda söz alan kanser hastaları; Salih Yüce, Saadet Köknel, Derya Kaplan, Özgür Semerci, Canan Perdahlı ve Cihat Alemdar hastalıkla mücadele de büyük örnekler teşkil edecek yüreklendirici ve ümit verici bir çerçeve de kişisel deneyimlerini paylaştılar.